Güzellik Salonları ile Güzellik Merkezleri Arasındaki Farklar ve Güzellik Salonlarında Uygulanması Yasak Olan İşlemler

Güzellik salonları, sağlık kuruluşu statüsünde olmayıp, çeşitli kozmetik hizmetler, genel cilt bakım hizmetleri, bölgesel bakım hizmetleri, saç kesimi, saç şekillendirmesi, manikür, pedikür, makyaj, bronzlaşma gibi hizmetleri sunabilecek olan tesislerdir.  Güzellik salonu adı altında açılan işyerleri, 10/8/2005 tarihli ve 25902 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik kapsamında belediyelerce ruhsatlandırılmaktadır. Güzellik salonunda, faaliyet gösterilen süre boyunca güzellik uzmanı olan bir sorumlu müdür bulundurulması zorunludur, hekim bulundurma zorunluluğu ise bulunmamaktadır.  Güzellik salonlarının tanıtıcı reklam, tabela ve basılı belgelerinde güzellik merkezini çağrıştıracak ifadeler kullanmaları yasak olup açıkça “güzellik salonu” ifadesi kullanılması gerekmektedir.

Güzellik merkezleri ise, sağlık hizmetleri sunduğu kabul edilen, sağlık kuruluşu niteliğinde olan, sunulan hizmetlere tıbbi denetim getirilen, güzellik ve estetik uygulamalarının yapılabileceği poliklinik niteliğindeki tesislerdir. Bu tesislerde hekim bulundurulması zorunludur. Lazer epilasyon yapma ve cildi derinlikli olarak ilgilendiren konulardaki faaliyetleri yürütme tamamen poliklinik olarak hizmet vermeye yeterli görülen buna göre donatılmış ve ruhsat verilmiş güzellik merkezlerine bırakılmıştır.

Güzellik uzmanlarının, güzellik salonlarında yapabileceği iş ve işlemler İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte açık olarak tarif edilmektedir. Yönetmelik hükümlerine göre bünyesinde hekim bulunsa dahi güzellik salonlarında uygulanması yasak olan işlemler aşağıda yer almaktadır;

Güzellik salonlarında lazer veya IPL ile akne, cilt yenileme, vasküler damar tedavisi, pigmentli lezyon tedavisi ve benzeri hiçbir tıbbi işlem yapılamaz ve bunlara ilişkin hiçbir surette reklam ve diğer tür tanıtım faaliyetlerinde bulunulamaz.

Güzellik salonlarında mezoterapi, akupunktur, lipoelektro gibi her türlü invaziv girişimler ile hekim yetkisinde olan tıbbi işlemler yapılamaz. Beşeri tıbbi ürün tavsiye edilemez ve hastalıkların tedavisine ilişkin tavsiyelerde bulunulamaz.

Güzellik salonlarında deriye veya deri altına enjeksiyonla müdahalede bulunmayı gerektiren işlemler yapılamaz.

Solaryum biriminde, bronzlaştırıcı solaryum uygulamaları dışındaki işlemler uygulanamaz.

Güzellik salonlarında, cilt bakım birimi ile vücut bakım biriminde gerçekleştirilen işlemlerin gerektirdiği masaj uygulamaları hariç masaj yapılamaz.

Güzellik salonlarında cildin bakımı ve desteklenmesine yönelik yüzeysel olarak % 30’luk oranın üzerinde alfa hidroksi asitler ve türevlerinin kullanımı suretiyle kimyasal ve bitkisel peeling uygulamaları ile cildin bakımı ve desteklenmesine yönelik mekanik peeling  uygulamaları yapılamaz.

‣Güzellik salonlarında yetkili kurumlar tarafından üretim izni verilen veya bu kurumlardan alınan izinle ithal edilmiş olan ürünler dışında ürün bulundurulamaz, kullanılamaz veya satılamaz.

Ancak mevzuattaki bu açık sınırlamalara rağmen bugün birçok güzellik salonunda yasak olan bu uygulamaların yapıldığı ve tüketicilerin ciddi anlamda mağduriyetler yaşadıkları somut bir gerçektir. Gerek yasak olan iş ve işlemler nedeniyle gerekse de izin kapsamında olmasına rağmen ehil olmayan kişilerin uygulamaları sonucu oluşan zararlar nedeniyle mağdurların sahip oldukları birtakım hukuki haklar mevcuttur.

Güzellik salonları ve/veya Merkezlerinde güzellik işlemleri yaptıran kişiler birer tüketici konumundadır. Çünkü merkezler ve hizmetten yararlanan kişiler arasındaki ilişki tüketici kanunu bağlamında bir hizmet ilişkisi kurulmaktadır. Bu sebeple ücret iadesi, talep edilen ve ödenen hizmetin alınamaması gibi uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaktadır.

İdari yaptırım olarak ruhsat iptaline kadar gidebilen yaptırımlar bulunmaktadır.

Bu hukuki ihtilafların bir de ceza hukuku boyutu bulunmaktadır. Makinelerin yanlış kullanımından kaynaklı veya tüketicinin kendileri ile ilgili vermiş olduğu sağlık/tıbbi bilgileri göz ardı ederek hatalı işlem yapılması sonucu kişinin vücudunda ve/veya yüzünde yanıklar ve kalıcı hasarlar meydana gelebilmektedir. Bu sonuçlar Ceza Hukuku bağlamında genellikle taksirle yaralama suçu kapsamında ele alınmaktadır. Taksirle yaralama suçu Türk Ceza Kanunu 89. Maddede düzenlenmiş olup failin öngörülebilir bir neticeyi öngörmeyerek dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle yaralama teşkil eden fiili işlemesi demektir. Bu gibi durumlarda, yanlış işlem sonucu bir yaralanma, yanık meydana geldiğinde kişi derhal bir sağlık kurumundan yaralanmaya ilişkin durum bildirir sağlık raporu almalıdır zira kişi alınacak olan bu raporla yaşadığı mağduriyeti kanıtlayabilecektir. Taksirle yaralama suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır.


Kişi, bu yanlış uygulama sebebiyle kalıcı bir ize sahip olmuş ve bu izden dolayı bir zarara uğramış olabilir. Bu durumda kişi hukuk mahkemelerinde maddi-manevi tazminat davası açarak zararını kanıtlamak suretiyle zararının giderilmesini mahkemeden talep edebilir. Kanunda yapılan düzenlemeler gereğince hâkim, maddi tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören tarafından talep edilecek manevi tazminatta hâkim, kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, başvuruda bulunana uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.


Ceza ve hukuk yargılamasının bir arada yürütülmesi de mümkündür.

 
Bir diğer hukuki ihtilaf yukarıda da belirttiğimiz gibi güzellik salonu ve/veya merkezinin ruhsatsız çalışması ve işlemlerin ilgili alana ilişkin lisans/ uzmanlık diplomasına sahip olmayan kişilerce yapılması durumudur. İnsanlara güzelliği vaat ederek yanlış bir işlem yapan veya hiç yapmayan kişiler hakkında Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen dolandırıcılık suçundan şikâyette bulunulabilir. Uzmanlık diplomasına sahip biri gibi davranarak kişilere hukuka ve tıbba aykırı bir şekilde botoks, dolgu vs. bir uygulama yapan kişi hakkında dolandırıcılık suçundan şikâyette bulunulabilir. Yapılan işlem nedeniyle yüzde ve/veya vücutta kalıcı bir iz oluşmuş ise maddi-manevi tazminat talebinde bulunulabilir. Dolandırıcılık suçu ceza kanunumuzda düzenlenmiş olup bu suçu işleyen fail hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.

Yukarıda ana hatlarıyla açıklanmış mağduriyetlerde dava dosyasının hazırlanmasından başvurulara, sürecin yönetilmesinden dava takibine kadar zorluk yaşadığınız anlarda geri dönüşü olmayan hatalar yapmamak ve hak kaybına uğramamak için Hukuk Büromuzu tercih edebilirsiniz.